16 Ocak 2016 Cumartesi

Sınıf hakimiyeti ve 10 güzel tavsiye bilgi






1. Çocuklardan En İyisini Bekleyin


Öğretmen beklentilerinin öğrenci davranışları üzerinde önemli bir rol oynadığı uzun bir süredir bilinmektedir. Bu makalenin yazarlarından biri ilk bakışta birbirine çok benzeyen iki öğretmenini hatırlıyor. İkisi de çok sıkıydı, dağlar gibi ödev verirlerdi, ve sınıfa girdikleri andan itibaren öğrencilerini hep çalıştırırlardı. Ama öğrencilerinden olan beklentileri yönünde farklıydılar. Birisi sanki derdi ki; "Size çok katı ve sıkı davrandığımı biliyorum, ama bunun nedeni, sizlerin bu zor işi yapabileğinizi bilmemdir." Çok etkin bir öğretmendi ve çocuklar da onu severlerdi. Diğerinin verdiği mesaj ise; "Eğer bunları durmadan çalıştırmazsam kesinlikle beni arkamdan bıçaklarlar." Öğrenciler her iki öğretmenin de beklentilerini yerine getirebilmek için ellerinden gelen her şeyi yaparlardı. Böylelikle öğrencilere karşı olumsuz tavırlar sergileyerek bir çok öğretmen kendi disiplin sorunlarını yaratırlar. Bu sorunları azaltmak için ilk adım öğrencilere karşı olumlu tavır içinde olmaktır. Bunu "iyi" öğrenciler için yapmak daha kolaydır, ama diğerleri için de daha gereklidir. Şanslıysanız sizin yetenekli ve değerli olduğunuza inanan ve bunun aksine davransanız bile yine de öyle olduğunuza inanan bir iki öğretmeniniz olmuştur. Büyük bir olasılıkla bu öğretmenlerinizi sevip sayıyordunuz ve onları memnun etmek için elinizden geleni yapıyordunuz. (hatta belki de bunun sonucu olarak siz de öğretmen oldunuz.) Şimdi bunu geri ödeme zamanı geldi. Öğrencilerinizin her birinden en iyisini bekleyin. Şans verildiğinde her bir öğrencinizin iyi davranacağına inanın. Ve en önemlisi, eğer öğrencileriniz beklentilerinizi yerine getirmiyorlarsa vazgeçmeyin! Bazı öğrenciler size yanıt vermeden önce çok daha fazla ilgi isterler. 


2. Net ve Açık Olun


Bir çok öğretmen istedikleri davranışlar hakkındaki beklentilerini net ve açıkça ifade etmeyerek disiplin sounları olasılığını arttırırlar. Örneğin; şunu kimbilir kaç kez söylediniz, "Tamam, artık, YETER!" herkesin neyin YETER olduğunu bildiğini varsayıyorsunuz. Bu varsayım çok mantıklı olmayabilir. Örneğin bahçede "Yeter" denmeyecek davranışlar koşmak, zıplamak, birbirlerine bir şeyler atmak (elbette tercihan top, taş değil) ve diğer öğrencilerle beraber bir şeyler yapmaktır. Öğretmenlerin düzgün davranışlar hakkında farklı görüşleri vardır, ama çok az durumlarda bu beklentilerini dikkatle dile getirirler. Maalesef bir çok öğrenci "doğru davran" ın anlamını olumsuzlarla öğrenirler; "Pencereden dışarı bakma. ... Önündeki arkadaşından elini çek. ... Ayağını oraya koyma ... şunu yapma .... bunu yapma ..." Sınıftaki davranış kuralları sınıfın ön tarafında olumlu ifadelerle sergilenebilir: "Öğrenciler ........ yaparlar." Öğretmen (veya öğrenciler) kuralların listelendiği bir poster yaparak bunu asabilirler. Böylece kurallar açık ve net olarak sürekli bir şekilde sınıfta bulunur. Kuralların izlenme olasılığını arttırmak istiyorsanız öğrencilerin de bu kuralların şekillendirilmesinde yardım etmelerini sağlayın. Araştırmalara göre, eğer öğrenciler kurallardan sorumlu olduklarını hissederlerse onlara uymak için gayret gösterirler.


3. Ödüller, Evet! Cezalar, Hayır!


Sınıfta disiplin problemleri yaratmakta büyük rol oynayan bir faktör kötü davranışlara cevap olarak cezaların fazla kullanılmasıdır. Şimdi söyleyeceğimiz noktaya bir çok öğretmen katılmayacaktır, ama araştırmalar normal bir sınıfta ödüllerin oranının cezaların 10’da 1’i olduğunu gösterir. Cezaların türleri de favoriler arasında olan "İdareye gidiyorsun!" veya "Bir milyon kere ...... yapmayacağım diye yazacaksın." tarzındadır. Cezalara aynı zamanda pek bilincine varmadan ama sıklıkla küçük kuralsızlıklar için yaptığımız "kötü bakış" ve sayısız uyarılar da dahildir: "Önüne dön," "Otur!", Kes konuşmayı!" vs. 


Cezaların (küçük ya da büyük) sınıf içi kargaşayı arttıran en az dört sonucu vardır;


1) Ceza, dikkati kötü davrananların üzerine çeker. Hepimiz şu eski sözü biliriz: "Gıcırdayan tekerlek yağlanır." İyi ve olumlu davranan öğrencilerin isimleri ve kendileri ortaya çıkmaz, ama olumsuz davrananlar öğretmenin dikkatini sınıf arkadaşlaırndan oluşan bir izleyici kitlesinin önünde üzerlerine çekerler. 


2) Cezanın hırçınlık, depresyon, kaygı veya utanma gibi olumsuz yan etkileri vardır. En azından, bir öğrenci cezalandırıldığında kendisini kötü hisseder, size ve arkadaşlarına veya okula karşı da olumsuz düşünceler beslemeye başlar. Bu olumsuz yan etkileri azaltmak için hırsını başka arkadaşlarından bile almaya kalkabilir. 


3) Ceza olumsuz davranışı sadece geçici olarak bastırır. Elinde demir bir cetvelle sınıfını idare eden öğretmenlerin sınıfında öğrenciler hiç olumsuz davranmazken, sınıftan çıktığı veya arkasını döndüğü anda fırtına başlayabilir. 


4) Ceza dersinizin sürekliliğini bozar ve verimli öğrenmeye harcanacak zamanı azaltır. Cezaların önceden düşünülerek verilmemesi (ve genellikle kötü davranışın asıl sebepleri olan can sıkıntısı, gerginlik veya fiziksel rahatsızlığa çare olmadıkları için) genellikle sınıf içi disiplin problemlerini azaltacağına arttırır. 


Bu faktörler göz önünde bulundurularak tercih edilen yaklaşımın ödüller olması gerekir. Ödül, dikkati olumlu ve iyi davranışa çeker. "Hazırlıklı geldiğin için teşekkür ederim." Ödüller hem diğer öğrenciler için uygun bir model oluştururlar hem de öğrencilerin size, kendilerine ve sınıflarına karşı olumlu duygular beslemesini sağlarlar. Aynı zamanda olumlu davranışları yüreklendirmek olumsuz davranışa olan eğilimi azaltır ve dersinizin akışını güçlendirir. Yaptığınız ders devam eder, daha fazla katılım sağlarsınız ve doğru yanıtların üzerinde yeterince durabilirsiniz. 


4. Ceza Verecekseniz Suça Uygun Olsun


Ödüllerin uygun olmadığı durumlarda bir çok öğretmen iyi düşünülmemiş veya etkin olmayan cezalar vererek disiplin sorunları yaratırlar. Bunun en klasik örneği ise tüm sınıfı cezalandırmaktır. "Tamam artık, birisi daha konuşursa teneffüse çıkmayacağınızı söylemiştim, kimse çıkmayacak!" Bu tür bir yaklaşım öğrencilerin (özellikle olumlu ve düzgün davrananların) çok kötü hissetmelerine neden olur ve daha fazla disiplinsizlik yaratır. Araştırmalar, cezaların davranışın doğal sonuçlarını içerdikleri zaman çok etkin olduğunu gösteriyor. Örneğin; bir öğrenci cam kırarsa, ona temizlik sorumluluğunun verilmesi ve zararın ödetilmesi anlamlı bir ceza olur. 1000 kez "Bir daha cam kırmayacağım!" yazdırılması veya ek matematik problemleri çözdürtülmesi çocuğun hareketiyle sonuçları arasında bağ kuramamasına neden olur. Aslında bu, izlenmesi zor olan bir öneridir. Bir çok durumda "doğal sonuçlar" belirsizdir. ("Ali, buse´ye şişko diyerek onu incittin. Ceza olarak Buse´nin gönlünü alacaksın") Gördüğünüz gibi uygun ceza bulmak her zaman kolay değildir. Beyninizi bu konuda yorup da uygun bir şey bulamadınızsa suçu işleyene ne ceza alması gerektiğini sorun! Onlar suçlarının sonucu olarak uygun bir ceza bulabilirler. Denemekle bir şey kaybetmezsiniz. 


5. Ceza Verecekseniz Haklarından Mahrum Edin


Ceza olarak kullanabileceğiniz suçun doğal sonuçlarını bulamadığınız durumlarda o zaman iyi bir yaklaşım da verilen haklardan mahrum etmektir. Bu tür bir ceza toplumumuzun gerçek şartlarıyla da uyumludur. Gerçek yaşamda (okulun duvarlarının ötesinde bir yerlerde) haklar ve sorumluluklar birlikte yürür. Sorumluluklarını yerine getirmeyenler çabucak özgürlüklerini ve haklarını kaybederler. Sınıflar bu dersi öğretmek için çok uygun yerlerdir, sadece bir ipucu vardır: Mahrum edilecek hakların önceden verilmiş olması gerekir. Sınıflarda bir çok haklar mevcuttur ve bir çoğunun da oluşturulması gerekir. Örneğin verilen ödevi zamanında ve doğru olarak bitiren öğrenciler dersle ilgili bir oyun oynayabilirler, ek not alacakları bir çalışma kağıdını çözebilirler, başka ödevlerini yapabilirler. Verilebilecekler sonsuzdur. Önemli bir nokta ise kuralları bozanların bunlardan mahrum edilerek haklarını kaybedecek olmalarıdır. 


6. Görmezlikten Gelmek


Sorun yaratmanın etkin yollarından birisi de yok etmek istediğiniz davranışları ödüllendirmektir. Bir çok öğretmen bunu istemeden olumsuz davranışlara dikkati çekerek yaparlar. Örneğin bu makalenin yazarlarından biri, bir ana okulu sınıfını gözlemlerken öğrencilerden birisi bir oyuncak kutusunu yere düşürünce küfür etti. Öğretmenler hemen çocuğun etrafını sararak heyecanla konuşmaya başladılar, "Bu çok kötü bir laf! Utan! Utan! Çok ayıp! Bir daha bu sözü söylediğini duymayayım!" Bu arada diğer çocuklar büyük bir ilgiyle olanları seyrediyorlardı. Ve öğle teneffüsünde hepsi birden uydurdukları bir ritmle "...... (küfür çıkarılmıştır) ..." diye şarkı söylüyorlardı. Birbirine not verme, sakız çiğneme, ve sayısız ufak tefek kuralsızlıklara dikkat çekerek benzer sorunları sık sık yaratırlar. Hafif kuralsızlıkları görmezden gelerek bu problemlerden kaçınılabilir ve daha sonra öğrenciyle bireysel olarak konuşulur. Büyük bir olasılıkla ders verdiğiniz her saniye en az bir öğrenciniz hafif kural dışı bir şey yapıyordur! Her birini uyarmak ve bunlara dikkati çekmek ya da öğretmenliğinize devam etmek tercihi ise sizindir.


7. Tutarlılık En İyi Politikadır


Disiplin problemi yaratmanın bir başka iyi yolu ise kurallar, ödevler ve cezalar konusunda tutarsız olmaktır. Örneğin yazarlardan birisinin kızına Noel tatilinde bitirmesi için 750 tane matematik problemi verilmişti. Çocuk ödevini bitirmek için saatlerini, günlerini (bunları arkadaşlarıyla oynayarak geçirmeyi tercih ederdi) harcadı. Ama sınıfta başka hiç kimsenin ödevi bitirmediği ortaya çıkınca öğretmen bir hafta daha süre verdi. Böylece öğretmen öğrencilerine ödevleri tamamlamamanın zarar vermeyeceğini öğretti. Bu gibi durumlarda öğretmen inanılırlılığını kaybeder, öğrenciler de yaşamlarının geri kalan kısmında söz tutmamayı ve sorumluluklarını ertelemeyi öğrenirler. Tutarsız cezaların da benzer etkileri olur. Öğrencileri tekrar tekrar uyararak öğretmenler aslında olumsuz davranışlara kendileri neden olurlar. "Bir daha sefere böyle davranırsan idareye gidiyorsun!" Beş dakika geçer ve "Seni uyarıyorum, bir kere daha yaparsan müdür yardımcısının odasındasın!" Ve biraz sonra, "Yeter artık, çık, kapının önünde bekle!" Böyle bir durumda öğrenci aynı davranışı sürdürmek ve ceza almamak için bir kaç kez şansının olduğunu (bütün şanslarını da kullanabileceğini) ve asıl cezanın söylenenden daha hafif olduğunu görür. (kötü bir alış veriş olmadığını) Tutarsızlık tuzağına düşmemek için ne demek istiyorsanız onu söyleyin, ne söylüyorsanız onu yapın. 



8. Her Öğrencinizi İyi Tanıyın


Disiplin sorunları sık sık ödüllendirmek istediğimiz öğrencileri, aslında cezalandırarak veya bunun tersini yaparak da oluşur. Bir öğrenciye okuldan sonra sınıfı temizletirsek bu ödül müdür, ceza mıdır? Bunu söylemek zor. Hepimizin bildiği gibi, "Birisinin keyfi diğerinin zehiridir."Yazarlardan biri dördüncü sınıftayken sesli okumakta çektiği güçlüğü çok iyi hatırlıyor. Bu onu o kadar kaygılandırıyordu ki okuma derslerinden önce midesi bulanmaya başlıyor, revire veya eve gönderileceğini umuyordu. Bir gün öğretmenine dersten önce sınıfı düzenlemesine yardım edince öğretmeni ona teşekkür etmek için, "Mark, bana çok güzel yardım ettin, bugün ilk sen okuyacaksın." Yazar bu cezayı almamak için bundan sonra asla yardım etmemeye karar verdi. Bunun tersi de olabilir. Örneğin, her sınıfta köşede durmak, sınıftan çıkartılmak veya tahtaya kalkmak gibi "ceza"lardan hoşlanan sınıf soytarıları vardır. Aynı yazar ceza olarak bahçede bir köşede durduğu günü de hatırlıyor. Matematik, Sosyal bilgiler ve İngilizce derslerine girmemiş, günün sonunda bir sürü arkadaşını yaptığı yaramazlıkların öyküleriyle eğlendirmişti. Disiplin sorunlarını azaltmanın bir yolu da öğrencilerinizi iyi tanıyarak onlar için neyin ceza, neyin ödül olacağını bilmektir. 


9. Okul Ödevlerini Ödül Olarak Kullanın


Bir öğretmenin işleyebileceği en büyük günah okul ödevini ceza olarak kullanmaktır. Maalesef yabancı dil öğretmeninin verdiği "1000 kere ..... yapmayacağım diye yazacaksın," veya matematik öğretmeninin verdiği 100 problem çözme cezaları üzücü esprilerdir. Böyle durumlarda aslında zevk alarak öğrenip kullanmalarını istediğimiz konularla öğrencileri cezalandırıyoruz! Öğretmenler derslerini ödül olarak kullanarak disiplin problemlerini azaltabilirler (ve öğrenmeyi de arttırırlar). Bu ince ve dolaylı yollardan dersleri anlamlı, pratik ve eğlenceli hale getirerek yapabilirler. Kesirleri öğretiyorsanız sınıfa bir iki kek getirin ve çocukların 1/2, 1/4 ve 1/8 arasındaki farkları ne kadar çabuk öğrendiklerini görün. Dil öğretmenleri olumlu davranışın ödülü olarak özgür okuma saatlerine izin verebilirler. Matematik öğretmenleri (bir sonraki sınava puanlarının ekleneceği) ek çalışma kağıtları yazabilirler. Olanaklar sonsuzdur ve sonuç da daha az olumsuz davranış ve öğretmenin ve dersin daha fazla sevilmesi olacaktır.


10. Öğrencilerinize Sevgi ve Saygıyla Yaklaşın


Disiplin sorunlarını azaltmak için son öneri öğrencilerinize iyi duygularla yaklaşmaktır. İnsanların kendilerine davranıldığı şekilde cevap vedikleri bir sır değildir. Öğrencilere soğuk veya kişisel olmayan bir tavırla yaklaşılırsa onlar da sizi üzüp üzmemelerine aldırmazlar. Sıcak duygular ve saygıyla davranılırsa aynı şekilde cevap vereceklerdir. Onlara ilgi duyduğunuzu göstermenin (ve aynı zamanda disiplin sorunlarını azaltmanın) en iyi yollarından biri sürprizler hazırlamaktır. Özellikle iyi ders yaptıkları bir gün onlara bir jest yapın. "Çocuklar, bugün çok iyi çalıştınız, 30 dakika serbestsiniz." Veya bir gün hiç sebep yokken küçük bir parti düzenleyin. Çocuklar, "Bu ders de hiç fena değilmiş!" diye düşünmeye başlayacaklardır. Sürprizlerin gerçek sürpriz olmalarını sağlayın. Onları beklemesinler. Eğer beklerlerse etkisini kaybeder. Geçenlerde şunu duydum, "Öğretmenden daha fazla birisi o, arkadaşımız bizim." Bu, bir öğretmen için söylenebilecek en güzel sözlerden biri. Bu öğretmenin çok az disiplin sorunu yaşadığının bilinmesi pek sürpriz olmamalı.



Sonuç


Disiplin sorunlarını azaltmaktan söz ederken onların tümüyle yok edilebileceğini söylemediğimiz konusuna dikkat çekmek istiyoruz. Öğrenciler, öğrendikleri şeyler konusunda heyecanlanıyorlarsa, yaptıklarına kendilerini kaptırıyorlarsa ve kendilerini yaratıcı bir şekilde ifade etmelerine izin veriliyorsa "disiplin sorunu" da çıkacaktır. Albert Einstein okulda bir disiplin sorunu olarak nitelendirilen bir çok çok başarılı insandan birisiydi. ""En çok zarar verecek taşı yalnız nereye atacağını değil, nasıl atacağını da hesaplar"", diye bilinirdi. Sonuç olarak okuldan kovuldu, çünkü sınıfta bulunmasının diğer öğrencilere zarar verdiğine karar verilmişti. Diktatörler ve zalim hükümdarlar için ana hedef kendilerine bir robot gibi itaat edilmesidir. Öğretmenlerin kritik bir hedefi ise bir sınıf dolusu öğrenciyi bireysel potansiyellerinin zirvesine çıkartmak olmalıdır. Bu makalenin ana fikri; öğretmenlerin kendi disiplin sorunlarını kendilerinin yarattığı idi. Tıpkı kendi öğretmenlerimizin öğretim yöntemleri ile öğretmenlik yapmak gibi, yine onların kullandığı disiplin yöntemleriyle sorunları çözme eğiliminde oluyoruz. Bunun farkına vararak ve de yukarıdaki basit önerileri izleyerek öğrenmek ve öğretmek eğitimin tüm katılımcıları için çok daha ödüllendirici olabilir. 


Kaynak:

Kaleidoscope - Readings in Education

Ryan Cooper

Houghton Mifflin Company, 1998


Çeviri:

Sema Kan Özkaya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder